12 Eylül döneminde sıkıyönetim mahkemelerini izleyen Işık Kansu, Soyer’i yazdı..
Işık o dönemde sıkıyönetim mahkemelerini ve soruşturmalarını izleyen bir gazeteci olarak Nurettin Soyer’i, mesleğinin ilkelerine sadık bir hukukçu olarak tanırız. CHP’nin İzmir Anakent Belediyesi başkan adayı Tunç Soyer için MHP Genel Başkam Devlet Bahçeli, “Bu ismi ülkücü kimliği taşıyan kimse kabul edemez” demiş. Nedenmiş o? Tunç Soyer‘in babası 12 Eylül döneminde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Başsavcısı Albay Nurettin Soyer, MHP’lilere dava açmış da, ondan..
0 dönemde sıkıyönetim mahkemelerini ve soruşturmalarını izleyen bir gazeteci olarak Nurettin Kansu Soyer’i, mesleğinin ilkelerine sadık bir hukukçu olarak tanırız. Ne yapacaktı Nurettin Soyer? Dönemin askeri yönetimi ve MHP yanlısı Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun emir verdi, 12 Eylül 1980 sabahı MHP Genel Merkezi bir askeri birlik tarafından arandı. Bir Browning, bir Smith Wesson, bir Kırıkkale, bir 7.65, iki 6.35 çapında tabanca, 272 mermi, patlayıcı maddeler, tıbbi malzemeler ve peruklar bulundu. Buna ek; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesine kimlerin getirilip getirilmeyeceğini içeren, yargıç ve savcılarla ilgili olarak da “artı-eksi” değerlendirmelerin yapıldığı belgeler ele geçirildi. Yani, bugün casusluk cemaatinin yaptığına benzer bir “paralel devlet” yapılanması saptandı. Nurettin Soyer, bu kanıtları görmezden mi gelecekti?
12 Eylül 1980 ‘den hemen önce MHP Genel Merkezi’nden kimi bavulların kaçırılarak gömüldüğü belirlendi. Dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yer göstermesiyle, Anıtkabir’in hemen karşısında, bugün Anıtpark olan yerde, 100 metrekarelik bir alan kazıldı; C-4 patlayıcılar, silah iğneleri ve parçalan, değiştirilmiş namlular bulundu. Nurettin Soyer, bunların üzerini geri mi kapatacaktı? MHP’li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’ın öldürülmesi olayını aydınlatan yine Nurettin Soyer’di.
Gün Sazak cinayetinden kuşkulanılarak gözaltına alınan taşeron sözde sol bir örgüte bağlı sanığın verdiği ifadede; bölgedeki bir arsayı betimlemesi gibi bir küçük ayrıntıdan yola çıkarak, gözaltındakinin katillerden biri olduğunu belirleyen de Nurettin Soyer’di. Ne yapacaktı, katilleri mi bıraktıracak tı?
Yayıncı İlhan Erdost’un Mamak Askeri Cezaevi’nde ülkücü militan Kısmet Çağlar’ın da aralarında bulunduğu askerler tarafından dövülerek öldürülmesi soruşturmasını yürütenlerin Başsavcısı Nurettin Soyer’di. 1978’de Mamak’ta kahve tarayıp 5 kişiyi öldüren ülkücü İsa Armağan ile Mustafa Pehlivanoğlu’nu (idam edildi) soruşturanların da Başsavcısı Nurettin Soyer’di. 1979’da, gasp ettikleri taksinin şoförüne tecavüz edip, onu bir kümese tıktıktan sonra Piyangotepe’de taradıkları kahvede 7 kişiyi öldüren ülkücü Ali Bülent Orkan (idam edildi) ve arkadaşlarını soruşturanların Başsavcısı da Nurettin Soyer’di.
Dürüst ve hukuka bağlı 12 Eylül döneminde gözaltına alınan Zeynel Abidin Ceylan’ın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde işkence ile öldürülmesini soruşturan da Nurettin Soyer’di. 28 Mayıs 1980’de Ankara’da eylem yapan toplum polislerinin üstüne ateş emri veren Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun’u durduran da Nurettin Soyer’di. Sorarım size, bir hukukçu olarak daha ne yapsaydı Nurettin Soyer?
İnanıyoruz ki, Tunç Soyer, görevini dürüstlükle, hukuka bağlı kalarak yerine getirmiş babası ile gurur duyuyordur… ‘Siyaset malzemesi olması acı verici’ CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayı Ekrem İmamoğlu ile bir araya gelen Tunç Soyer, gazetecilerin “Babanızın gündeme getirilmesini nasıl karşılıyorsunuz” sorusu üzerine şunları söyledi: “Türkiye’nin gündeminde bu yok. Türkiye’nin gündeminde yerel seçimler var. 40 yıl öncesinde kalmış karanlık dönemi bugünün siyasetine katmak çok acı verici. Siyaset malzemesi haline getirmeyi ben doğru bulmuyorum.”
Türkiye yerelden değişecek’ CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, CHP İzmir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer İle Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat merkezinde bir araya geldi. İmamoğlu, Soyer’in ziyaretine ilişkin, “Sevindirici olan çok kıymetli tecrübeli arkadaşlarımızla yola çıkmamız. İzmir belediye başkanı olarak bana onur verdi. İşbirliğimiz hem fikirsel anlamda Türkiye’deki birçok kent için devam edecektir. Türkiye’nin lokomotifi olma açısından büyük başarılara imza atacağımıza inanıyorum”dedi. Tunç Soyer de “İmamoğlu gibi başarı hikâyesi arkasında olan birinin olması bizim için çok umut verici. Dualarım seninle eminim ki İstanbul’u değiştirip hak ettiği yere çıkaracaksın. Türkiye yerelden değişecek. Yereldeki başarıyı bizler ortaya koyacağız”diye konuştu.
NURETTİN SOYER’İN MESAİ ARKADAŞI ESKİ ASKERİ SAVCI ENİS TUNGA
‘Haktan, hukuktan ayrılmadı’
‘EMNİYET SOYER’İ SEVMEZDİ’
Eylül Darbesi döneminde 1. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı yapan, eski Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Enis Tunga, CHP’nin izmir belediye başkan adayı Tunç Soyer‘in hedefe konulan babası, eski Askeri Savcı Nurettin Soyer ile ilgili konuştu. “Soyer’in haktan, hukuktan ayrılmadığını” söyleyen Tunga, “Alparslan Türkeş’i beraber sorguladık. Saygıda kusur etmedi” dedi.
12 Eylül 1980 döneminde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı yapan Nurettin Soyer’in o dönemdeki mesai arkadaşı, eski AYM üyesi Enis Tunga, Cumhuriyet’e konuştu. Bahçelievler katliamı davasının savcılığını yapan eski askeri savcı Tunga, “Nurettin Soyer, ilişkilerinde kibar, saygılı, hakka, hukuka uygun hareket ettiğinden kuşkumuz olmayan bir arkadaşımızdı” dedi. Soyer’in o dönem birçok iddianamenin altına “sorumluluğu paylaşmak” için imzasını attığını anlatan Tunga, “Bu kadar yakınında çalıştım. Aleyhinde kötü olabilecek bir şey bulamadım; art niyetli olmadıkça. Tunç’u da çok yakından tanırım. Pırıl pırıl bir isimdir. İzmir’e layık bir belediye başkanı olacağını düşünüyorum” dedi.
‘Kötü davranılmadı’
Savcıların soruşturmalarda polisin getirdiği donelere göre işlem yaptığı- Eylül döneminde tutuklanan ve işkence gören avukat İsmail Sami Çakmak da Nurettin Soyer’in o dönem hukuka aykırı davranmadığının altını çizdi. Nurettin Soyer’in emniyetin düşman ilan ettiği bir savcı olduğunu kaydeden Çakmak, “Mamak’ta gözaltındaydım. Tutuklanmak üzere beni getiren emniyetin namlı işkencecisi Hamdi Akdi, bana aynen ‘Nurettin denen i… güveniyorsunuz. Onun da suyu ısınıyor’ dedi. Emniyet, Soyeri sevmezdi” diye konuştu. O dönem Adana Emniyet Müdürlüğü’nün kendisi hakkında yakalama kararı çıkardığını aktaran Çakmak, anısını şöyle anlattı: “Adana Emniyet Müdürü, bana kumpas kurmuş. Davasını takip ettiğim, beni anlatan Tunga, “Nurettin Soyer dahil hiçbir savcı sanıklara kötü davranmadı. Türkeş’in sorgusuna Nurettin Soyer ile birlikte katıldık. Saygıda hiçbir kusur etmedi. Çayını, kahvesini eksik etmedik. Görevimizin bize verdiği üstünlük duygusuyla saygısızlık yapmadan sorgusunu gerçekleştirdik” görüşünü dile getirdi.
Sosyal demokrat kökenli olmasına karşın görevi sırasında karşıt görüşlere saygısız davranmadığını ileri süren Tunga, “MHP davasında sorguladığımız kişiler sonradan kitap yazdı. Kitapta ‘bize ters davrandığını görmedik’ demişler. O dönem sağcılara göre solcu, solculara göre sağcıydık” ifadesini kullandı.
Mezarlıktan çıkardığım birini, ben öldürmüşüm gibi, beni arıyormuş. Türkiye dağıtımlı yazı göndermiş. Elime ulaştı bu yazı. Nurettin Soyer’e gittim. ‘Buyrun, beni tutuklayın, can güvenliğim yok, ya arabadan atacaklar, ya da kaçtı diye vuracaklar’ dedim. Nurettin Soyer, hemen Adana Emniyet Müdürü’nü aradı; Topuğuna zarar gelirse ilk zarar görecek kişilerdensin” diye uyardı. Nurettin Soyer’e ısrar ettim, beni tutuklayın diye. Güldü. “Tutuklaması kolayda nasıl çıkartacağız” dedi. Soyer, derdimizi anlatabildiğimiz biriydi. O dönem Askeri Başsavcılığı altında bir sürü işkenceci hakkında dava açılmasını sağladı. Lanetlenecek bir davranışına tanık olmadım.
Cumhuriyet