CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, gazeteci Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu TV programına konuk oldu. Adaylık süreci ile ilgili sorulara ve ailesine yapılan eleştirilere yanıt veren Soyer’in, Habertürk’teki konuşmasından satır başları şöyle;
“2-3 GÜN ÖNCESİNE KADAR HİSSETTİRMEDİLER”
“Açıklandığı gün öğrendim. Öncesinde hiçbir netlik yoktu. Asla böyle bir şey söylenmedi. Son ana kadar 1-2 öncesine kadar hissettirilmedi bile. Örgütlerden sorumlu olan genel başkan yardımcımız var. Onlar ilçelerden, illerden gelen adayları kategorize ediyorlar ve onları MYK’ya getiriyorlar. Bu isimler konuşuluyor,tartışılıyor, arkasından bu isimler Parti Meclisine geliyor. Öncelikle Oğuz Kaan Salıcı hazırlıyor.”
İşte o yayın,.
“DEMOKRATİK BİR SEÇİM DİYEBİLİRİZ”
“Anketler yapıldı, kamuoyu yoklamaları yapıldı. Çok titiz bir çalışma sürdürüldü. En son Parti Meclisi’nde bu isimler onaya sunuldu. Çok anket yapıldı. Farklı bölgelerde yapıldı. Bütün bunlar sentez aşamasına gelindi. Bu çok demokratik bir yöntemdi. Tabii ki ön seçim en demokratik yöntem. Ama başka birtakım etkenler nedeniyle her şeyiyle en demokratik bir seçim olduğunu söyleyebiliriz. 19 saat süren tartışmalar yaşandı. Bunlar çok sağlıklı şeyler aslında.”
“MERKEZİ SİYASETTEKİLER DEĞİL DE YEREL YÖNETİCİLER ÖNE ÇIKTI”
“Heyetler halinde ilçeler, iller, defalarca gidildi. Birileri gönderildi. Birileri için destek talep edildi. Bütün bunlar çok şeffaf,berrak biçimde adayların çıkmasına yol açtı. Muhtemelen böyle bir eğilim açıldı. Kentlerinde başarılı olmuş yerel yöneticiler tercih edildi. Merkez siyasette yol almış isimler değil de yerel siyasette başarısı, performansı ortaya konmuş adaylar üzerinde yoğunlaşıldı. Muhtemelen bu belirleyici sebep oldu.”
“İZMİR’LE İLGİLİ FİKİRLERİMİ, HAYALLERİMİ ORTAYA KOYDUM”
“Son ana kadar, 2 gün öncesine kadar kimse bana ‘Sen bizim belediye başkanımız olacaksın’ demedi. Sayın Genel Başkanımız da söylemedi. Birden çok kez bir araya geldik. Ben İzmir’le ilgili fikirlerimi, hayallerimi, vizyonumu ortaya koydum. Kendisi de katkıda bulundu. Ama adaylık noktasına gelince ne ben kendisine sordum, ne de bana söyledi.”
“AZİZ BAŞKAN BELKİ DE BİR BAŞKA İSMİ ÖNGÖRMÜŞ OLABİLİR”
“Beklemediğimiz bir şeydi, Aziz Bey’in açıklaması. Başka bir zaman ‘ben aday olmayacağım’ demişti. Bunu da anlamaya çalışıyorum. Sonuç olarak Aziz Başkan kendi yerine başka birisini öngörmüş olabilir. Bunu kendisine sormak daha doğru olur. Muhtemelen Aziz Bey, bir başka ismin aday olması gerektiğini düşünüyordu. Çok net söyleyeyim, Aziz Bey’le bizim aramızda 10 yıllık süreçte hiçbir tartışma, hiçbir küskünlük, bir kaş kalkması yaşamadık. Aziz Başkan 30 ilçenin bağlı olduğu bir büyük şehir belediye başkanı. Belki onlardan belki dışarıdan birinin layık olduğunu düşünmüş olabilir. Başka tercihleri olabilir. Bunu gerçekten ona sormak daha doğru olur. Beni hangi gerekçeyle istememiş olabileceğini bilmiyorum.”
“10 YIL İÇİNDE AZİZ BAŞKANLA HİÇBİR SORUN YAŞAMADIK”
“Mevzuat gereği biz büyükşehir belediyesine çok bağlıyız. Bizim zaten Büyükşehir’e saygıda kusur etmemiz söz konusu değil. Ayrıca parti sorumlulukları gereği de öyle bir saygımız var. Aziz Başkan her hâlükârda bizim büyüğümüz. 10 yıl içinde hiçbir sorun yaşamadık. İzmir çantada keklik değil. Sandık bu. Ne kadar anket yaparsanız yapın, sonunda insanlar sandığa oylarını atacaklar. Kim bilir o güne kadar ne gelişmeler yaşanacak memlekette.”
“BABAM TÜRK ORDUSUNUN ŞEREFLİ BİR SUBAYIDIR”
“Ben 10 yıllık başkanlığım döneminde bir kez babamla ilgili cümle kurdum. O da 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde bir şey hatırladım. Babam Fethullah Gülen’in hapse atılmasıyla ilgili kararı veren hakimdir. Bu benim için gurur vesilesidir. Bunu paylaşmak istedim. Babamla ilgili, geçmişte yaptıklarıyla ilgili hiçbir cümle kurmadım. Babam Türk ordusunun şerefli bir subayıdır. Dedem Kuvayı Milliye’nin kahramanıdır. Onlarla gurur duyuyorum. Darbeye karşıyız tabii ki. Demokrasi tabii ki sonuna kadar sahip çıkmamız gereken bir şey. 10 yıldır belediye başkanıyım ama bu tartışmalar büyükşehir belediye başkanı olunca bu tartışmalar gündeme getirildi.”
“İNSANLAR, ‘ÇAMUR BANA DA BULAŞIR’ DİYE SİYASETE GİRMİYOR”
“Ne yazık ki siyaset zemin böyle net yürümüyor. İyi temiz donanımlı insanlar biraz da bu yüzden siyasete soğuk duruyorlar. Ben siyasete girersem bu çirkinlik, bu çamur, bu kirlilik benim de üzerime yapışır diye düşünüyorlar, haklıdırlar. Ama Platon ‘siyasete uzak duracak kadar akıllı olan insanlar sonunda aptal insanlar tarafından yönetilir’ demiş. Gerçekten insanların siyasete girmesi lazım.”
“BİZ SEFERİHİSAR’DA, MHP’YLE GRUP TOPLANTILARI YAPIYORUZ”
“2014 yılında ben belediye başkanı seçildiğimde ortada şöyle bir tablo vardı. AK Partili ve CHP’li meclis üyeleri seçilmişlerdi. Mesela MHP’li meclis üyesi yoktu.Seferihisar’da yüzde 10’un üzerinde MHP oyu vardır. Biz bir davet yaptık MHP’ye. Dedik ki, ‘Siz Seferihisar’da belediye meclisinde temsil edilmiyorsunuz. O nedenle gelin sizinle her ay grup toplantısı yapalım”.Biz yıllardır MHP ile toplantı yapıyoruz. Bizim demokrasi anlayışımız böyle bir anlayış. O gün yaşanan acıların, karanlık günler tabii ki tartışılsın.”
“DARBELER MEMLEKETE KÖTÜLÜKTÜR”
“Kesinlikle darbelerin bu memleketi geriye götürdüğüne inanıyorum. Demokrasi en güzel yaşam biçimi.Bunu korumak, sahip çıkmak durumundayız. Hayatımızın kalitesi önce demokrasiye bağlı olmaktan geçiyor. Çok net olarak söylüyorum: Darbeler nereden gelirse gelsin, bu memlekete yapılmış büyük kötülüktür.”
“BABAM HUKUKÇU VE DEVLET MEMURUYDU, HUKUKU KORUDU”
“12 Eylül’le ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyorum. Bunun savunulur yanı yok. Benim babam askeri savcı, devlet memuru ve bir asker. O hiyerarşi içinde önüne gelen davanın gereğini yapmak zorunda. Bu bazen MHP’ye, bazen Dev-Genç’e, bazen TÖBDER’, rahmetli Ecevit’e.. Babam bir devlet memuru, hukukçu. O günün koşullarında hukuku korumak için elinden geleni yaptığını biliyorum.”
“SAYIN CİNDORUK VE SAYIN BAYKAL BANA BABAMI ANLATTI”
“Geçen Hüsamettin Cindoruk beni aradı. “Babanı bana sorsunlar. Ben onun ne kadar iyi olduğunu biliyorum” dedi. Sayın Baykal’ı ziyaret ettim. Benzer şeyleri söyledi. Ben demokrat bir insanım, demokrasiye aşkla inanan bir insanım. Nasıl ülkücülerle, MHP’lilerle her ay toplanıyorsam demokratlığıma daha nasıl örnek verebilirim size bilmiyorum.”
“12 EYLÜL DÖNEMİNİN NERESİNİ SAVUNACAKSINIZ Kİ…”
“O dönem karanlık dönem. Neresini savunacaksınız. Babamla konuşurduk. Uğur Mumcu’yla yaptıkları bir kitap var 12 Eylül adaleti üzerine. Bende o donem ve demokrat ve görevini yapan birisi olarak bir algısı var bende babamın.”
İYİ PARTİ İLE İTTİFAK
“Ben özellikle yerel siyasette çok daha geniş ittifaklar kurulması gerektiğini düşünüyorum. Yerel siyasetin merkezi siyasetten çok önemli farkı, ayrıştırıcı değil, kucaklaştırıcı olması gerektiğini düşünüyorum. İYİ Parti ittifakının mutlaka iyi olacağını düşünüyorum.”
“İYİ Parti yöneticilerin ittifak ruhuna uygun, vicdanen sahip çıktıklarını görüyorum. İYİ Parti’yle bir çok ilçede kuvvetli. Birlikte çalışacağız. Merkezi siyasetin ayrıştırdığı sonuçları bir tarafa bırakmak zorundayız. Bir parkta aydınlatma yok diyelim. O parktaki insanların hangi partide olursa olsun hepsi birlikte etkileniyorlar. İnsanlar zaten ona bakıp, bakmadığınıza göre size oy verirler.”
“MİHRİBAN TÜRKÜSÜYLE HERKESİN YÜREĞİNDE BİR ŞEYLER TİTREDİ”
“Ben bizi ayrıştıran sebeplerden çok daha fazla buluşturan sebepler olduğunu düşünüyorum. Siyasi argümanlarla ortaya çıkan kutuplar, ayrışmalar. Bunların hiçbirini doğru bulmuyorum. Bundan birkaç sene önceydi. Bir konser vardı. Sahnedeki sanatçı Mihriban türküsünü söyledi. Dönüp seyreden insanlara baktım, herkesin yüreğinin şurasından bir şey aktığını gördüm. Bu kıymetli bir şey. O izleyenler arasında AK Partili, MHP, CHP’li herkesin şurasında bir şey titredi.”
“TÜRKİYE’YE BUZ KİTLESİ YAKLAŞIYOR BİZ BAŞKA ŞEYE BAKIYORUZ”
“Türkiye çok ciddi bir ekonomik krizin peşinde. Devasa bir buz kitlesinin size yaklaşmakta olduğunu göz önüne getirin. Biz buz kitlesinin en üstündeki kısımla ilgileniyoruz. Dolar ne kadar indi, Euro ne kadar çıktı? Ama o kütle yaklaşmaya devam ediyor. Siz bunu beka diye çözemezsiniz. Bizim gelecek başarı hikayesine ihtiyacımız var. Bu da siyasi ayrışmaları bir tarafa bırakarak, kucaklaşmayı becererek olur. Bunun yapılacağı yer yereldir en güzel yer de İzmir’dir.”
“ŞU ANDAKİ SİSTEM BİZİ DEMOKRASİDEN UZAKLAŞTIRIYOR”
“Sistem tartışması her daim olacak. Hayatın akışını geri çeviremezsiniz. Otoriteyi merkezleştirdikçe demokrasiden uzaklaşıyorsunuz. Demokrasi hepimizin nefes alması, refahın anahtarı aslında. Demokrasi yoksa belki büyürsünüz ama Çin gibi büyürsünüz. Demokrasiyle kalkınmak zorundayız. Daha çok işler hale getirmek durumundayız. Sistem bizi demokrasiden uzaklaştırıyor. Demokrasi katılımcılıktır, şeffaflıktır, yerelde birlikte yaşamayı becermek ve oradan daha farklı sesi kendini ifade etmesidir.”
“DEMOKRASİDEN UZAKLAŞIRSANIZ HUKUKTAN DA UZAKLAŞIRSINIZ”
“Cumhurbaşkanlığı sistemi otoritenin giderek merkezileştirdiği, giderek Cumhurbaşkanının iki dudağı arasında kararların aldığı bir sisteme gidiyor. Ben sistemle ilgili konuşuyorum. Eğer hukukun üstünden uzaklaşırsanız, demokrasiden uzaklaşırsanız eğitimin kalitesiyle ilgili bir sorun yaşamaya başlarsınız. Hukukun üstünlüğüne dayanmak zorundasınız. Bunlar fırsat eşitliğini, adaleti getirir. O nedenle demokrasinin vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum.”
“MARDİNLİ ARKADAŞIM MEMLEKETİNE GİDİNCE ‘İZMİRLİYİM’ DİYOR”
“İzmir Akdeniz çanağında ticaret hacminin yüzde 30’unu tek başına yapan bir kentmiş. İzmir liman kenti olmak nedeniyle farklı kültürlerin bir arada yaşamasını mümkün kılmış. İzmir bir yürektir. Kan kaybediyor ama sonuçta o yürek hem Doğu’ya hem Batı’ya değerleri pompalamaya devam ediyor. İzmir bir arada yaşama kültürü geliştirmiştir. İzmir’de herkes İzmirlidir. Benim Mardinli arkadaşım memleketine gittiğinde ‘İzmirliyim’ diyor.”
“İZMİRLİ CUMHURİYET’İN DEĞERLERİNDEN HAYAT BULUYOR”
“İzmir bir arada yaşamanın güzelliğini keşfeden bir yer. İzmir herkesi sarıp sarmalıyor. İzmir’i değerleri savunucusu olduğu için CHP’ye oy veriyor. Cumhuriyet, cumhuriyetin erdemleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün erdemleri, değerleri. Bundan aslında hayat buluyor. İzmirli her şeyden önce bu yaşam kültürünün sürdürülmesinin, güvence altında tutmak istiyor.”