Dr. med. Yasemin Schreiber-Pekin
Çin’in Wuhan kentinde, Aralık 2019’dan beri olağan üstü sıklıkta zatürre vakaları görülmüştür. Hastalık nedeni olarak şimdiye kadar bilinmeyen bir çeşit Corona virüsü tesbit edilmiş, bu virüs 2019-nCoV olarak adlandırılmıştır.
Corona virüsler hayvanlardan insanlara bulaşan ve soğuk algınlığından ciddi zatürreye bağlı solunum yetmezliğine ve ölümlere yol açabilen geniş bir virüs ailesidir. SARS ve MERS ile aynı gruba aittir.
Çin hükümetinin bildirisine göre hastalığın kaynağı; balık, tavuk, yarasa, dağ sıçanı ve bir takım yabani hayvanların da satıldığı bir balık pazarıdır. Bu hayvanlar Çin’in güney bölgelerinde delikates olarak tüketilir. Pazar, 1 Ocak’ta kapatılmış ve dezenfekte edilmiştir.
2002 yılında dünyaya yayılan SARS salgını da Çin’de bir hayvan pazarında başlamıştı. Resmi bildirilere göre, bu yazının hazırlandığı Ocak ayının son gönlerinde, hasta sayısı 6000, ölü sayısı 100’ün üstündeyken, bu sayı günden güne katlanarak artmaktadır. Ayrıca, siyah sayılar dediğimiz, resmi istatistiklere girmemiş, saklı tutulan sayıların çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Wuhan’ın yanı sıra Çin’in birçok kentinde, birçok Asya ülkesinde, ABD, Kanada, Avustralya ve şimdiye dek Fransa ve Almanya olarak Avrupa ülkelerinde de hastalık vakaları görülmüştür. Bu vakalar her gün artmakta ve sayılar yükselmektedir.
Wuhan ve bölgedeki şehirlerde 45 milyon kişi karantina altında. Havalimanı ve tren istasyonları kapatılmış, maske zorunluluğu konulmuştur. Çin’in finans ve ticaret merkezi Șanghay iş yerlerini 9 Șubat’a kadar zorunlu tatile sokmuştur.
Avrupa ülkeleri için risk
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), şu anda İsviçre ve diğer Avrupa ülkeleri için riski orta ila yüksek derece olarak tanımlıyor. Örneğin Londra ve Roma, uzak doğu ülkelerinden seyahat edenlere özel önlemler uyguluyor. İsviçre’de buna henüz gerek görülmüyor. İsviçre Sağlık Bakanlığı hastalığın yayılma senaryosuna hazırlıklık yapıyor. Avrupa Birliği’nin önümüzdeki günlerde İsviçre’yi de erken ikaz sistemine alacağı bekleniyor. ABD, Kanada, Fransa ve Rusya salgın bölgesinde yaşayan vatandaşlarının transferini sağlıyorlar, diğer ülkeler salgın olasılığını arttırmamak amacıyla bu konuda henüz bekliyor.
Belirtileri nedir?
Hastalığın ilk belirtileri, bilinen grip gibi ateş ve adale ağrısıya başlar. Ardından da öksürük ve nefes darlığı görülür. Nezle ve boğaz ağrısı, Corona değil, bildiğimiz sezonal grip veya soğuk algınlığı belirtisidir.
Hastaların büyük bir kısmında hafif seyrederek birkaç günün içinde iyileşme görülürken, ağır vakalarda zatürreye dönüşür. Virüs, insandan insana da geçtiği gibi, ilk hastalık belirtileri kendini göstermeden önce de bulaşıcıdır. Henüz belirli, özgül bir tedavisi yoktur. Ciddi vakaların yoğun bakım koşullarında, gerekli izolasyon önlemleri alınarak takip edilmesi gerekmektedir. Șüphe halinde hastaların doktora gitmemeleri, bunun yerine telefonla yardım istemeleri vurgulanıyor.
Șüpheli durum şu şekilde tanımlanıyor; Son iki hafta içinde salgın bölgesine gitmiş olan veya Corona virüsü enfeksiyonunun kesin teşhisi konmuş hastayla yakın temasda (1 metreden yakın) kişilerde solunum yolu hastalığı belirtileri.
Unutmayalım ki şu anda grip sezonundayız ve normal bir gribe yakalanma olasılığı yüzbin kat daha yüksek.
Kesin teşhis, doktor tarafından laboratuar analiziyle yapılabiliyor. Ağır vakaların hastanede yoğun bakım ünitelerinde izole edilerek tedavi görmesi planlanıyor.
Çin takvimine göre 25 Ocak’ta başlayan yeni yıl tatili nedeniyle tüm dünyada çok sayıda Çinli turist bekleniyor. Hastalığın kuluçka süresi ve bulaşma yolu kesin olarak bilinmediğinden Çin’den, özellikle de Wuhan şehri ve çevresinden gelen her yolcunun mutlaka muayene edilmesi, ateş, solunum bulguları var ise belirli merkezlerde tetkik edilmesi önemle gerekli.
Nasıl korunulur?
Kişisel olarak alınması gereken önlemler nezle ve gribe karşı korunmaya benzer; Düzenli el yıkama, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun tek kullanımlık mendil veya giysinin kol kısmı ile kapatılması, alkolle el dezenfeksiyonu. Öksürme ve hapşırma gibi solunum yolu rahatsızlığı belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan kaçınılmalıdır. Normal maskelerin koruyucu özelliği cok kısıtlıdır ve eczanelerden panik alışverişine gerek yoktur. Et ve yumurtaların iyice pişirilmesi, Çin’e giden ziyaretçilerin canlı veya cansız hayvanlarla temas etmemesi önemlidir.
Paniğe gerek var mı?
Yeni ve kontrol edilmesi mümkün olmayan bir tehlike karşısında korku duymak normaldir. Korku, beynin evrimsel olarak en eski bölgelerinde oluşur, burası, mantıklı düşünmeyi, olasılık ve istatistik hesapları yapmasını bilmeyen, “amygdala“ isimli beyin bölgesidir. Yeni tehlikeye alışma süresi genelde dört hafta sürer. Toplum, korku durumunda bilgilendirilmek ister. Fakat neye inanacağını bilememek bir sorundur. Medyada dolaşan haberler bir taraftan, “biyolojik silah, enfekte edilmiş gizli ajanlar, 3. Dünya Savaşı,” teorileriyle panik yaratırken, öte taraftan Wuhan’da yaşayan üniversiteli gençlerin kaygısız yorumları da “Acaba sahte mi? Bu kadar soğuk kanlılık olamaz,” diye şüphe uyandırıyor.
Felaket korkusu aynı zamanda “endorfin“ dediğimiz mutluluk hormonlarının salgılanmasına da yol açar. Onun için ister istemez her gün önümüze serilen felaket haberlerini ürpererek okuruz. Yani, “paniğe gerek var mı?” sorusunun cevabı kısaca “hayır“.
Dr. med. Yasemin Schreiber-Pekin
Kadın Doǧum Uzmanı, Psikoterapist