İlçede 274 kişiye CHP rozeti takıldı. İlk adaylık konuşmasını yapan Belediye Başkanı Tunç Soyer 5 yılda yaptıkları çalışmaları anlatırken, AKP zihniyetini ağır ifadelerle eleştirdi. “Yok öyle, bu zihniyete memleketi bırakmayacağız” diyen Soyer’i, yaklaşık 2 Bin kişi gözyaşları içerisinde alkışladı.
2014 yerel seçim startını veren CHP Seferihisar İlçe Teşkilatı, ilk toplantısını gerçekleştirdiği Belediye Kültür Merkezi’nde büyük bir coşku yaşadı. CHP İzmir Milletvekilleri Mehmet Ali Susam, Mustafa Moroğlu, Erdal Aksünger ve Hülya Güven’in de katıldığı törende, CHP Seferihisar İlçe Başkanı İsmail Yetişkin, Seferihisar’ı dünyaya tanıtan başkan, Türkiye’nin en başarılı Belediye Başkanı Tunç Soyer yeniden adayımız demesiyle, salonda adeta yer yerinden oynadı.
60 MİLYONLUK YERİ 11 MİLYONA SATMADIK
5 yılda gerçekleştirdiği projelerle taraflı tarafsız herkesin takdirini alan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, yaptığı hizmetlerinin vermiş olduğu güvenle CHP Adayı olarak yaptığı ilk konuşmasında; 5 yıl önce yani  60 ay önce 60 projeyle yola çıktık. Seferihisar, istiridye kabuğu içinde bir inci biz bu inciyi ortaya çıkartacağız dedik. 60 projenin %58-60’ını gerçekleştirdik. İncinin parıltısı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı” dedi.

GÖREVE GELDİĞİMİZDE HER YER HACİZLİYDİ. MAKAM ARACINI SAKLIYORDUK!

Yaptıkları hizmetleri 4 başlıkta toplayan Soyer şunları söyledi:
Makam aracını saklıyorduk. Her yer hacizli ve icra tehdidi altındaydı. Sadece akaryakıt borcu 1 milyon liranın üzerindeydi. Bugün bütün borçlarımızı yapılandırdığımız gibi artık gerektiğinde özel bankalardan kredi kullanabiliyoruz. Satın aldığımız araçların toplam değeri 3 milyon lirayı buldu. Kalkınma ajansı, BM, ve AB’den 3.5 milyon lira hibe aldık. 5 yıl önce 10 milyon lira olan Belediye bütçesi 2014 yılı için 60 milyon liraya dayandı. Evet Belediyenin hizmetlerini büyütebilmek için Belediye arazisi de sattık ama mutlaka Mandalina işleme ve paketleme tesisi gibi iş ve aş yaratacak yerlere yatırdık o geliri ve asla 60 milyonluk yeri 11 milyona satmadık.
KENTİN TOPLAM RANTI BÜYÜDÜ
Seferihisar Belediyesi ile birlikte, Seferihisar’ında toplam değeri de büyüdü. Kentler rant yaratır. İyi yönetici bir yandan bu rantı yani kentin toplam değerini büyütür bir yandan da bu değeri adil bir şekilde dağıtır. Biz bu değeri büyütmek ve paylaşımını adil olarak yapabilmek için, önce üretim ve tanıtım dedik. Üretmeyen toplum kendini tüketir dedik ve üretimin geliştirilmesinden, üreticinin desteklenmesinden kendimizi sorumlu gördük. Bunun için Üretici pazarları açtık. Mandalina ve zeytin Üretici Birlikleri kurduk. 3- Tarımsal ürünü işleyerek katma değerini büyütmeye çalıştık. (Enginar konservesi, mandalina suyu, mandalina reçeli, gibi) Üreticinin rekabet gücünü arttırabilmek için iyi tarım ve organik tarım tekniklerini yaygınlaştırmaya çalıştık. Yerli tohumumuza sahip çıktık.
KOMŞULARI GELİŞİRKEN TAŞRA DENİLEN SEFERİHİSAR’I DÜNYA TANIDI
Tanıtım alanında çok çalıştık. Kimsenin adını yerini bilmediği Seferihisar, Türkiye’nin, Dünyanın gündemine oturdu.  Türkiye’nin ilk Sakin Şehri olduk.  Birileri bunu “romantik” buluyormuş. Keşke onlar, fütürist ya da realist olsalardı da, Seferihisar, yıllarca, sadece depremlerle anılan, kıyılarına vuran mülteci cesetleriyle haber olan  bir kent olmasaydı.  Beğenmedikleri yavaş kent yerine hızlı projeler, geniş vizyonlar ortaya koysalardı da onlarca yıl, çevresindeki ilçeler çağ atlarken Seferihisar, bir taşra kasabası muamelesi görmeseydi. Ama Sakin şehir, kentin güzelliklerini ortaya çıkarttı. Yüzlerce, binlerce, olumlu haberin konusu oldu.

YERLİ-YABANCI AYIRIMINI BİTİRDİK
Bir arada yaşama kültürünü geliştirdik. Yerli – yabancı ayrımını, siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle yaşanan gerilimi kaldırdık. Yaptığımız fuarlar, kurduğumuz Birlikler, Kent Konseyi, Çocuk Belediyesi gibi yapılanmalarla, kimsenin ötekileştirilmediği yeni bir siyasi kültür getirdik. Seferihisar artık  farklılıkların zenginliğini keşfetmiş insanların, huzur içinde yaşadığı, kavga, döğüşün  yerini barışın aldığı bir kent haline geldi.
ŞİMDİ SOKAK SOKAK GEZECEĞİZ
Değerli Seferihisarlılar. Hepiniz biliyorsunuz ki çalışmaktan kafamızı kaldırıp, Seferihisarlılara yaptıklarımızı anlatmak için, kahvelere gidecek çok zaman bulamadık. Şimdi sokak sokak ev ev gezip yaptıklarımızı anlatmamızın zamanıdır. Şimdi 2009 Seferihisar’ıyla bugünün farkını herkese göstermek için çalışmanın zamanıdır. Sizlerin desteğine çok ihtiyaç var. 5 yıldır yaptıklarımızın 5 yıl daha büyüyerek devam edeceğini hep birlikte anlatmak zorundayız.

DİKTATÖRLÜK BİR KİŞİNİN MİLYONLAR ÜZERİNDE HAKİMİYET KURMASI DEĞİL, MİLYONLARIN TEK KİŞİNİN HAKİMİYETİNE BOYUN EĞMESİDİR

Hepiniz biliyorsunuz ki bugün, memlekette yargıdan emniyete, eğitimden sağlığa, medyaya,  pespayelik, almış başını gidiyor.
Rüşvet, yolsuzluk, talan artık fotoğraflarla, belgelerle ortaya konacak kadar aleni yaşanıyor. Ve insanlara yolsuzlukları unutturmak için medya canla başla yalan üretiyor.
Ne yazık ki, bu yalanlara inanan milyonlar var. Bakın diktatörlük ile ilgili bir tarif var onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Diktatörlük bir kişinin milyonlar üzerinde hakimiyet kurması değil, milyonların tek kişinin hakimiyetine boyun eğmesidir”. Diyor.
Adeta bugünü görerek yazılmış. Aynı Nazım’ın yazdığı gibi Kabahat senin demeye dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin canım kardeşim”. O nedenle hepimize çok iş düşüyor.  Yaşanan bu körlüğü, bu teslimiyeti, bu bağnazlığı kırmak  zorundayız. “Derya içre olup deryayı bilmeyen balık” gib yaşamaktan kurtulmamız lazım. Bu toprakların, denizlerin sunduğu olanakları, nimetleri büyütüp, hakça paylaşmanın yollarını elbirliğiyle bulmalıyız. Burada bulunan tüm CHP’lileri, özellikle yeni CHP’lileri kutlamak istiyorum. Bu hükümet baskısına, diktatörlüğe karşı durup, saflarımıza katıldıkları için. En az namussuzlar kadar cesaret gösterip, tehditlere aldırmadan, ellerini taşın altına soktukları için….Elbirliğiyle bu mücadeleden alnımızın akıyla çıkacağımıza bütün kalbimle inanıyorum. Bugün yaşanan bu körlükle, baskıyla mücadele etmek,  yalnız, gelecek Seferihisarını daha aydınlık bir geleceğe taşımak, çocuklarımız için bir görev değil aynı zamanda bir borçtur. Reyhanlı’da ölen masumlara borçtur. Van’da üşüyenlere borçtur. Zindanlarda çürüyen, yurtsever gazetecilere, yazarlara, subaylara, gençlere borçtur. Kağıt toplarken ölen 6 yaşındaki Yücel’e borçtur. 12 yaşında evlendirilen, 13 ünde anne olan 14’ünde öldürülen Kader’e borçtur. Gezi’de ölen gençlere ve ailelerine borçtur. Darağacında asılan Denizlere borçtur. Ruhi Su’ya, Yılmaz Güney’e borçtur. Nazım Hikmet’e borçtur. Bu topraklarda daha özgür yaşanması ve be toprakların sunduğu nimetleri hakça bölüşülmesi için, Emperyalizme karşı hayatlarını feda eden tüm aydınlara borçtur. En çok da Çanakkale de, Kurtuluş Savaşında hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize ve en çok Mustafa Kemal Atatürk’e borçtur.

DAHA ÇOK FOTOĞRAF İÇİN BURAYA TIKLAYIN

VİDEO İÇİN TIKLAYIN