Hoşgeldin Binbaşım

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli rütbelerindeki bir grup asker ile birlikte yaklaşık 1.5 yıl önce haklarında çeşitli suçlar iddia edilerek tutuklananSeferihisar Jandarma Muhabere Er EğitimKomutanı Binbaşı Süreyya Doğan, 19 aysonra özgürlüğüne kavuştu.

TSK’ya ve cumhuriyete gönülden bağlıSeferihisarlı vatandaşların davul zurna çalarak karşıladığı efsane komutanın Seferihisar’a dönüşü muhteşem oldu. Seferihisarlı yurtseverler ve Tabur Komutanlığı’ndaki mesai arkadaşları, Binbaşı Süreyya Doğan’ı özlemle bağırlarına basarken, karşılama töreni adeta şölene dönüştü. Davul zurna ekibi, enstrümanlarını efsane komutan Doğan için çalarken, hoparlörlerden de halk türküleri okundu.

 

EVİNE 45 DAKİKADA ULAŞABİLDİ

Seferihisar Jandarma Muhabere Er Eğitim Komutanlığı’nda görev yapan her rütbeden mesai arkadaşları ve sivil halk tarafından dakikalarca kucaklanan ve birlikte hatıra fotoğrafı çektirilen Tabur Komutanı Doğan, evine kadar olan70 metrelik mesafeyi, izdiham nedeniyle45 dakikada aşabildi.

 

Binbaşı Süreyya Doğan, 19 ay önce ‘gizli bilgi ve belge bulundurma‘ iddiasıyla İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmış, Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itiraz sonrasında serbest bırakılan 20 kişinin ardından dün akşam saatlerine doğru tahliye edilmişti.

 

Seferihisar’ın Kamuran Paşası da 28 Şubat Davası nedeniyle tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden bir süre önce tahliye edilmişti. Seferihisar’ın iki komutanının mağdur olduğu davalar, Seferihisar’da siyasi olarak nitelendirilmişti.

 

Sitemizde ki teknik bir sorun oluştuğu için(korsan saldırısı) üst tarafta bulunan haber seferihisar.com sitesinden alınmıştır, Fotoğraflar seferihisarhaber.com sitesine aittir. 

 

DSC_0280 DSC_0282 DSC_0294 DSC_0300 DSC_0306 DSC_0311

 

 

Yılmaz Özdil: Harddisk

Elinde krokiyle suikastçı yakaladık dediler.

Adam özel kuvvetlerde albay, üç lisan biliyor, sayısız yurtdışı operasyona katılmış, gel gör ki, Ankara Çukurambar şu şu sokak’ı aklında tutamamış herhalde, elinde krokiyle sora sora adres arıyor!

*

Suikastçı, polislerden pet şişeyle su istedi, ani bi hareketle krokiyi yuttu dediler. Kalsiyum Sandoz’a çizmiş krokiyi demek ki, kuru kuru gitmemiş boğazından.

*

Suikastçı subaylar, takip edilmesinler diye gps’siz otomobil kullandı dediler. Malum, bizim subaylar Porsche filan kullanır, astsubaylara genellikle Mercedes tahsis edilir. Uydudan yakayı ele vermemek için reno’ya binmişler anlaşılan.

*

Pantolon uymadı, gömlek verelim misali, Arınç’a suikast uymadı, kozmik odayı inceleyen hâkime suikast yapılacak dediler, askeri plakalı otomobili durdurup, bu defa kaçamadılar, suçüstü yakaladık dediler. Aşçı, marangoz, elektrikçi çıktı. Ankara’da elini sallasan beli silahlı adama çarparsın, bunlar yakalaya yakalaya eli kepçeli er yakaladı. Dinleme cihazı diye fotoğrafı basılan ise, mutfak robotuydu.

*

Aşçı çavuş, Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın lojman aşçısıydı, hatta 31 Aralık’ta gözaltına alındığı için, komutana yılbaşı yemeğini pişiremedi. Yarbay Ali Tatar gibi donanmanın seçkin subaylarını, deniz kuvvetleri komutanına suikast yapacak diye tutukluyorlar, aynı komutan’ın aşçısını hâkime suikast yapacak diye yakalıyorlardı. Bu ne şapşal örgüt birader… Bu ne biçim organizasyon… Subaylar hâkimi vursa, aşçılar komutanı zehirlese, daha pratik değil miydi?

*

Derken… Kazılar başladı. Poyrazköy’den üç lav silahı, ormandan dört el bombası, makilikten mermi, dağlık araziden geline altın bilezik falan, TRT devamlı naklen yayınlıyordu. Diyeceksiniz ki, hepsi tamam da, bilezik nerden çıktı? Üç uyanık, fırsat bu fırsat Ankara Altındağ’da krokiden cephane arıyoruz ayağıyla şakır şakır kaçak kazı yaptı, o kadar olağan hale gelmişti ki, kimse şüphelenmedi, ihbar edilmedi, üç metre derine indiler, Roma dönemine ait 50 milyon dolarlık sikkeler-bilezikler buldular. Yanlışlıkla polise satmaya çalışırken enselendiler.

*

Her akşam televizyonun karşısına oturuyor, dizi seyreder gibi, Zir Vadisi’nde yapılan cephanelik kazılarını seyrediyorduk, ki, Kurtlar Vadisi’nde derin devletin babasını canlandıran tiyatrocu Atilla Olgaç çıktı, Kıbrıs’ta elleri bağlı esir Rum’u alnından vurdum, 9 askeri daha öldürdüm, öldürdükten sonra karargâhta ağlıyordum, burnuma kanlı et kokusu geliyordu, ertesi gün gene öldürüyordum dedi. Havada helikopterden helikoptere atladım, Makarios’un rahibelerini yatağa attım da diyebilirdi. Bizim milletin askerlik palavralarını bilmeyen dünya ayağa kalktı. Halbuki, burnuma et kokuyor falan diyen arkadaş, Kıbrıs’ta topu topu 20 gün kalmıştı, torpilliydi, eline tüfek bile almamıştı, kantinde patates soymuştu.

*

Bilahare, kamyon durdurdular, Türk “silahlı” kuvvetlerine ait “silah” yakaladılar iyi mi… Manşet yaptılar,bu “silah”ların “silahlı” kuvvetlerde
ne işi var!

*

Hiç unutmam, yalaka kanalların kadrolu otoritesi olan bi lavuk gazteci, cnntürk’e çıkıp, madem bu silahların gizlisi saklısı yok, neden o zaman Muğla’daki askeri üsten Ankara’ya trenle taşımadılar da, gizli gizli kamyonla taşıdılar diye sordu. Programa katılan öbür yalakalar da, hakikaten yani dercesine başlarını sallayarak onayladılar. Halbuki, Muğla’da tren yok. Ray bile yok.

*

Telefonlarını dinlediler, örgüt için helikopter alacağını söyleyen kadını “tanık” yaptılar. Ama… Helikopter alacak kadar zengin olduğunu iddia eden o kadın, aynı telefon konuşmasında, kontörü bittiği için mesaj atamadığını söylüyordu.

*

2003’te darbe planı yapan generalin küçük bi kusuru vardı, 1998’de ölmüştü.

*

Casus diye içeri tıkılan kızcağızın babasına tutanak imzalattılar, okudum diye tutanağa imza atan baba, kör.

*

Bir ev baskınında ele geçirilen 1939 model antika tabancanın, rakamlarını değiştirdiler, 1993 model dediler. Bir başka baskında ele geçirilen ve uzun namlulu suikast silahı denilen tüfeğin rakamlarını değiştirmediler, çünkü, zaten 1873 yapımı Avusturya-Macaristan imparatorluğu döneminden kalmaydı, rakamları değiştirsen 1783 olacak, ki, daha Fransız ihtilali bile ortada yok!

*

Emekli tümamiral, boşanma davası açtı. Eşi sinirlendi, kocam bir bavul gizli askeri belgeyi sattı diye ifade verdi. Adamcağızı “işte köstebek” diye manşet yaptılar, fotoğraflarını birinci sayfalara bastılar. Gel gör ki, donanmada aynı ismi-soyadı taşıyan iki amiral vardı, biri tuğamiraldi, biri tümamiraldi. Karıştırdılar… “Boşanan köstebek” diye öbür tuğamirali manşet yaptılar.

*

2010’da Balıkesir’de grizu patladı, 14 maden işçisi hayatını kaybetti, yandaş televizyonda yorum yapan badem, aynen şunları söyledi: Darbeci subaylar aralık ayında ifadeye çağrıldıklarında Bursa’da grizu patlamıştı, şimdi tutuklandılar, Balıkesir’de grizu patladı, zamanlama çok manidar değil mi?

*

Ve şimdi rüzgâr dönünce, bugüne kadar olanlar sanki gerçekmiş gibi, utanmadan deniyor ki… Tübitak inceledi; Balyoz, Poyrazköy, amirallere suikast, askeri casusluk davalarında delil denilen harddisk, meğer sahteymiş sayın seyirciler…

*

Bu saatten sonra…
Harddisktirin ordan!

 

Yılmaz Özdil – Hürriyet Gazetesi

pubg uc

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.